top of page

GÜNCE - 1

KIRILDIĞI YERDEN

Handan Akgün

İstanbul

11 Mart 2020’de ilk resmi korona vakası açıklandı. Bu tarihten sonra hayatımızda pek çok şey değişti. Birden gündelik hayatımızın yüz yüze sosyalleşme kısmı ortadan kalktı. Evle sınırlanan bir izolasyon hayatı içinde bulduk kendimizi. Küçük bir çocukla bir apartman dairesine sıkışmış halde, çekirdek ailemizin merkezinde tutunarak. Dışarıda mesafeli, evde ise mesafesizdik, içe kapalı.  Bu süreci yaşarken çokça panik yaşadım. Çok azı hasta olmakla ilgiliydi. Marketlerin talan edilmesi korkusu ve yiyecek bulamamakla başlayan, çocuğun aç kalmasına kadar uzanan pek çok felaket filmi sahnesi gözlerimin önüne geldi ilk günlerde. 

 

Evimizin güvenli sınırları içinde yaşarken aklımızın bir yerinde hep olan bu hayatın ne kadarda kolay bozulabileceği gerçeğinin salgınla birlikte kaçınılmaz hale gelmesi ve bu farkındalığı yine bir tarafa koyarak tüm kırılganlığına rağmen hayatına devam etme zorunluluğu da sanırım olayın hem paradoksu hem de püf noktasıydı. Hayat öyle ya da böyle devam ediyordu. Korkunla, paniğinle, ne olacak şimdilerinle. Bir salgın hastalık geliyordu, sen bildiğin hayatı bırakıp üç ay evine kapanıveriyordun ve işte o sangınla yaşamaya alışıp sokaklara da yine geri dönüyordun. 

Bu salgın sürecinde dip dibe olduğum çocuğuma ve hayatıma biraz mesafe koyup, neler oluyor bize sorusuna fotoğraf çekerek içsel bir cevap, bir sağaltma yolu aramaya çalıştım.  Anlama, bakma, mesafelenme ve not düşme ihtiyacıydı fotoğraf.  Fotoğrafın anda kalan sakinliği bana iyi gelmeyecekse, ne iyi gelebilirdi ki? Bilmiyorum. Çok sorum var, ama bir şey bilmiyorum.  Bilmediğim yerden devam ediyorum.

Editör: Gülbin Özdamar Akarçay

GÜNCE - 2

bottom of page