SOKAĞIN KORONA İZLERİ
Caner Candan
Samsun
Aralık 2019 yılında başlayan ilk COVİD-19 virüsü vakası ile bütün Dünya 2020 yılına girerken alarma geçti. Tarihler 11 Mart 2020’yi gösterdiğinde, ülkemizdeki ilk vaka ile birlikte biz de bu sürece dahil olduk. Covid-19 virüsü hızlı bir şekilde yayılarak bütün insanlığın bu zamana kadar görmediği bir süreci yaşatmaya başladı.
Vaka sayıları yükseldikçe ülkeler arası ulaşımlar kapandı, kentlerde sokağa çıkma yasakları başladı. Bu önlemler ilk başlarda tüm insanlarda psikolojik olarak paniğe sebebiyet verdi. Artık sokaklar boştu. İnsanlar evlerindeydi. Sosyal izolasyon deniyordu ama insanların da sosyal olduğu, ihtiyaçları olduğu unutuluyordu. Sosyal izolasyon, sosyal mesafe, sosyal ihtiyaçlar ve sosyal medya… İletişim ihtiyacımızı sosyal mesafeye en uygun olan sosyal medyalarda gerçekleştirdik ve bu süreç insanları daha fazla bir araya getirdi. Global bir bütünlük için sosyal medyanın gücünü, Covid-19 katalizör bir etkiyle arttırdı. İnsanların bu kadar evlerinde kalmaları onların davranışlarını da şekillendirdi. Sonrasında “Kontrollü Sosyal Hayat” ifadesiyle virüsün etkilerinin azaldığı ülkelerde sokağa çıkmaya izin verildi. Ancak sokak kendi dinamiğini kaybetmişti ve sokağın dili değişmişti.
Eskisi gibi rahat yürüyemeyecek, dokunamayacak, maskesiz çıkamayacak ve belki de korkarak nefes alacaktık. Cesur Yeni Dünya romanında Aldous Huxley der ki; “yeni bir dünya istiyorsan, eski alışkanlıklarını bırakmalısın…” sanırım bizler de yeni dünyamızda bu alışkanlıklarımızı dönüştürmeliyiz. Bu süreçte bizler bunu hem yaşayan hem de gözlemleyen kişileriz. Ben de yeni yaşamın etkilerini ve izlerini bir Flanör (Flaneur) gibi gezerek Sokağın Korona İzleri’ni aradım ve fotoğrafladım.
Editör: İsmail Gökçe