KORONA ISSIZLIĞI
Sema Kahraman Vurucu
İstanbul
Davetsiz misafirin kapı eşiğinde beliren karanlık gölgesi gibi süzüldü sofadan içeri korona… Oysa İstanbul en güzel mevsimine hazırlanıyor, erguvan kokularıyla ilk yazın neşeli silüeti düşüyordu boğaza… Güneş bol kepçeden boca ederken ışığını, kışın sığınağı olan evler boşalacak, sokakların neşesi artacak, kafeler, sahiller, plajlar neşeli kalabalıklarla dolup taşacaktı.
Korona en büyük kozunu girdap gibi salıverince ortalığa, ölümler istatistik verileriyle akmaya başlayınca televizyon ekranlarında, ilkyazın seyri tersine dönüverdi bir anda… Kafeler, barlar, lokantalar, kuaförler, spor salonları ardı ardına kapandı, sahillere güvenlik şeritleri çekildi, bitmeyen yasaklar zinciri birbirini izledi… İstanbul’un kıştan arta kalan puslu griliğini silen güneş, koronadan bihaber pencerelerden göz kırparak sokağa davet ederken insanları, yaşlılar, çocuklar evlere kapatıldı, sokağın neşesi söndü.
Sadece mekânlar değildi ıssızlaşan. Tenhalaşan sokaklarda tedirgin adımlarla gezinen insanların bakışlarına da sinen kesif bir ıssızlıktı bu… İlk yazı kışa çeviren bir ıssızlık...
Editör: Neriman Polat