top of page

İÇGÖRÜ

KABULLENME

DIŞGÖRÜ

Ilgın Erarslan Yanmaz

İstanbul

1. SERİ: ‘’İÇGÖRÜ’’

 

Karantina günlerini dış gerçekliğin olağan durumunu yitirmediği, doğanın kendi rutininde değişerek yeniden hayat bulduğu bir yerde geçiriyorum. Karantinanın ilk iki haftasında evin pencerelerinden bakınca dışarıda gözetleyebileceğim insan sayısı günden güne azaldı.

Evin dış yüzeyi kabuk tuttu, kendini korumaya aldı. Pencerelerden görünen manzaranın resmi yapıldı, an donduruldu.

 

Bakacak ve tasvir edecek bir şey kalmadığında evin içerisinde yüzeyler ile aramda sıkıntılı bir ilişki geliştiğini fark ettim. Her temas riskliydi. Aldığım tüm tedbirler görünmeyene, sinsi bir bulaşıcılığa karşı yapılan bir temizlik harekatıydı. Kirli tanımım değişmişti, görünmeyenden daha çok korkar hale gelmiştim. İnsanı diğer canlılardan ayıran maharetli iki uzantım, ellerim kullanmaktan değil sakınmaktan pullanıp sertleşti… Arınma isteği tüm kaçındığım davranışlara davet çıkarıyordu. 

 

Evin dışı asemptomatikti, teşhis için iç görüntülenmeye ihtiyacı vardı.

Kabuğu kaşıyıp kanattığımda iç ve dış görüntüler birbirinin içine geçti, resim bozuldu. Bulaşık eldivenlerinin içini de yıkamıştım, bu yarattığım son sanat eseriydi. 

Yaptığımın iç dış temizlik olduğunu, uzun süreceğini ve çok zorladığımı o zaman fark ettim. 

 

İlerleyen haftalarda akıttığım kire tiksinmeden bakabilirken yoğun suçluluk ve utanç duygularını geride bırakırken ve en derin korkuları yüzeye çıkarırken sürecin zorunlu kıldığı değişim, içe dönme  ve yeniden tasarlanma bilinmezlikle birlikte kontrast değil uyum içerisinde yol almaya çalışıyordu.

 

13 Mayıs 2020

2.SERİ (KABULLENME)

 

Karantinanın başında yaşadığım sarsıntı beraberinde kabullenmeyi getirince, her şeyi kontrol etmeyi  neredeyse tamamen bıraktım. Geriye kalan bir kısmı ise günlük hayatın rutini haline geldi. İçeri ve dışarı giriş çıkışlar daha kolaylaştı, eşikten  farklı dünyalara geçiş keyifli bir hale geldi. Yine de dışarının düzeni içerinin kaosuna engel olamıyor. İçerideki kaos ise kendi düzenini yarattı. ‘’Olduğu kadar’’ kendine yetme çabası, tek başınalık, yeni iletişim biçimleri, değişimin yarattığı canlılık, yaşadığım evi yeniden keşfetmek vazgeçilmezler haline geldi. Yeni normalin sınırlarını her gün biraz daha zorlasam da ve  alışmaya başlasam da bazı yoksunluklar eskiyi aratıyor...

 

27 Mayıs 2020

 

3. SERİ (DIŞGÖRÜ)

 

Dışarısı içeriden ne çağrıştırıyor? Normalleşme sürecinde herkesin ‘normali’ kendine mi? Neden baktığımız her mekanda ve her detayda  hala yasakları görüyoruz, algılarımız mı kötüleşti yoksa artık gerçek sandıklarımız eskisi kadar berrak mı değil ? Gerçekten birlikte mi başarıyoruz? İklim felaketinden korkan ve geleceklerini güvenle inşaa edemeyen nesil ile nefessiz ve yalnız kalmaktan, geçmişini yitirmekten korkan yaşlı nüfus nasıl barışacak? Maskelerin ardından nasıl iletişim kuracağız, mimikler olmazsa karşımızdakini nasıl  tarayacağız? Benzer maskeler takmak bizi huzursuz mu kılıyor? Aynı olmak sanıldığı kadar olumlanması gereken bir şey mi? Sosyalleştiğimiz mekan bizi ne kadar tanımlar? Yolculuk özgürlük müdür?

 

7 Haziran 2020

Editör: Murat Germen

bottom of page